...

Ağrısız hayat sizi bekliyor. Değerlendirme ve tedavi seçenekleri için bize ulaşın.

Bize Ulaşın

Ağrısız bir yaşam mümkün. Hemen bize ulaşın


  • Pzt - Cum: 09.00 - 17:00 Pazar Kapalı
  • Kurtuluş, Bankalar Cd. No:63 54100, Adapazarı/Sakarya

Diz Kireçlenmesi (Gonartroz) Tedavisinde PRP Uygulaması: Güncel Yaklaşım

Giriş Diz kireçlenmesi (gonartroz), günümüzde özellikle orta yaş ve üzeri popülasyonda sıkça karşılaştığımız, hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen bir rahatsızlıktır. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon pratiğimizde, hastaların "dizlerimde ağrı var", "merdiven çıkarken zorlanıyorum", "sabahları eklemlerim tutuluyor" gibi şikayetlerle başvurduğu bu durum, tedavi edilmediğinde ilerleyici bir seyir göstermektedir. Son yıllarda tıp teknolojisindeki gelişmeler, kireçlenme tedavisinde yeni …

Uzm. Dr. Şafak Günaydın
Uzm. Dr. Şafak Günaydın

Akut ağrıdan kronik ağrıya kadar tüm devam eden tüm süreçlerde dünya standartlarında rehabilitasyon çözümleri, farklı enjeksiyon yöntemleri ve kişiye özel iyileşme planları.

Paylaş:

Giriş

Diz kireçlenmesi (gonartroz), günümüzde özellikle orta yaş ve üzeri popülasyonda sıkça karşılaştığımız, hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen bir rahatsızlıktır. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon pratiğimizde, hastaların “dizlerimde ağrı var”, “merdiven çıkarken zorlanıyorum”, “sabahları eklemlerim tutuluyor” gibi şikayetlerle başvurduğu bu durum, tedavi edilmediğinde ilerleyici bir seyir göstermektedir.

Son yıllarda tıp teknolojisindeki gelişmeler, kireçlenme tedavisinde yeni ve etkili yöntemlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu yazımda, özellikle kendi kliniğimde de başarıyla uyguladığım, hastaların kendi iyileşme potansiyelini harekete geçiren PRP (Platelet Rich Plasma – Trombositten Zengin Plazma) tedavisinin diz kireçlenmesindeki rolünü ve etkinliğini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Diz Kireçlenmesi (Gonartroz) Nedir?

Diz kireçlenmesi, tıbbi literatürde “gonartroz” veya “diz osteoartriti” olarak adlandırılan, diz eklemindeki kıkırdak dokunun aşınması ve zamanla eklem yapısının bozulmasıyla karakterize kronik bir hastalıktır. İnsan vücudundaki en büyük ve karmaşık eklemlerden biri olan diz eklemi, günlük yaşamda sürekli yük taşıma ve hareket etme görevini üstlenir.

Yaşlanma süreciyle birlikte, eklem kıkırdağı doğal olarak aşınmaya başlar. Ancak genetik faktörler, aşırı kilo, geçirilmiş travmalar, yoğun sportif aktiviteler veya mesleki zorlanmalar gibi etkenler bu süreci hızlandırabilir. Kıkırdak dokusunun incelmesi ve zamanla kaybolması, kemiklerin birbirine sürtünmesine ve ağrılı bir eklem yapısının oluşmasına neden olur.

Diz Kireçlenmesinin Belirtileri

Klinik pratiğimde en sık karşılaştığım gonartroz belirtileri şunlardır:

  • Özellikle hareketle artan, istirahatle azalan eklem ağrısı
  • Sabah tutukluğu ve ilk harekette zorlanma
  • Merdiven inip çıkarken hissedilen ağrı ve zorluk
  • Uzun süre oturma sonrası ayağa kalkarken yaşanan sertlik hissi
  • İleri evrelerde eklemde şekil bozukluğu ve hareket kısıtlılığı
  • Eklemde şişlik ve ısı artışı

Hastalarımın çoğu, başlangıçta bu belirtileri yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak görüp önemsememe eğilimindedir. Ancak erken tanı ve uygun tedavi yaklaşımı, hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir ve yaşam kalitesini önemli ölçüde artırabilir.

Geleneksel Tedavi Yaklaşımları ve Sınırlılıkları

Diz kireçlenmesi tedavisinde geleneksel yaklaşımlar genellikle şu basamakları içerir:

  1. Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Kilo kontrolü, uygun egzersiz programları
  1. Fizik Tedavi Uygulamaları: Eklem hareket açıklığını koruma, kas gücünü artırma
  1. İlaç Tedavileri: Ağrı kesiciler, anti-inflamatuar ilaçlar
  1. Eklem İçi Enjeksiyonlar: Kortizon, hyalüronik asit
  1. Cerrahi Müdahaleler: İleri vakalarda protez uygulamaları

Ancak bu tedavi yöntemlerinin her birinin belirli sınırlılıkları bulunmaktadır. Örneğin, uzun süreli ağrı kesici kullanımı mide ve böbrek sorunlarına yol açabilir. Kortizon enjeksiyonları kısa vadede etkili olsa da, tekrarlayan uygulamalarda kıkırdak dokusuna zarar verebilir. Cerrahi müdahaleler ise invaziv olmaları, uzun rehabilitasyon süreçleri ve olası komplikasyonlar nedeniyle her hasta için uygun olmayabilir.

Bu noktada, vücudun kendi iyileşme mekanizmalarını harekete geçiren, minimal invaziv ve güvenli bir yöntem olan PRP tedavisi öne çıkmaktadır.

PRP (Platelet Rich Plasma) Nedir?

PRP, hastanın kendi kanından elde edilen, trombositten zengin plazma anlamına

gelmektedir. Trombositler (kan pulcukları), yaralanma durumlarında kanın

pıhtılaşmasını sağlayan hücrelerdir. Ancak bunun ötesinde, içerdikleri büyüme faktörleri

ve sitokinler sayesinde doku onarımı ve rejenerasyonunda kritik rol oynarlar.

Normal kanda mililitrede yaklaşık 150.000-400.000 trombosit bulunurken, PRP işlemi sonrasında bu sayı 1.000.000’un üzerine çıkabilmektedir. Bu yoğunlaştırılmış trombosit solüsyonu, uygulandığı bölgede:

  • Doku rejenerasyonunu hızlandırır
  • İnflamasyonu düzenler
  • Ağrıyı azaltır
  • Kıkırdak yapısının korunmasına katkıda bulunur

• Lokal kök hücreleri aktive eder

PRP tedavisinin en önemli avantajlarından biri, hastanın kendi kanından elde edilmesi nedeniyle alerjik reaksiyon veya yabancı madde reddinin söz konusu olmamasıdır. Ayrıca, etkisi sadece uygulandığı bölgeyle sınırlı olduğundan, sistemik yan etkileri bulunmamaktadır.

PRP Nasıl Hazırlanır ve Uygulanır?

Kliniğimizde uyguladığımız PRP tedavi protokolü şu aşamaları içerir:

  1. Kan Alımı: Hastadan steril koşullarda 8-20 ml kan alınır.
  1. Santrifüj İşlemi: Alınan kan, özel tüplerde yaklaşık 15 dakika santrifüj edilir. Bu işlem sırasında kan bileşenleri yoğunluklarına göre ayrışır.
  1. PRP Eldesi: Santrifüj sonrası, tüpün üst kısmında toplanan trombositten zengin plazma kısmı özel enjektörlerle toplanır.
  1. Aktivasyon: Bazı protokollerde, trombositlerin aktivasyonunu sağlamak için ek işlemler uygulanabilir.
  2. Enjeksiyon: Hazırlanan PRP, steril koşullarda ve genellikle lokal anestezi eşliğinde diz eklemine enjekte edilir.

Uygulama sırasında hastalarımızın konforunu sağlamak için, enjeksiyon bölgesine

soğutucu sprey uygulayarak işlemi neredeyse ağrısız hale getiriyoruz. İşlem sonrasında herhangi bir pansuman veya özel bakım gerekmemekte, hastalarımız günlük yaşamlarına hemen dönebilmektedir.

Diz Kireçlenmesinde PRP Tedavisinin Etkinliği

Klinik deneyimlerim ve güncel bilimsel literatür, PRP tedavisinin özellikle erken ve orta evre diz kireçlenmesinde etkili sonuçlar verdiğini göstermektedir. Tedavinin etkinliği şu faktörlere bağlı olarak değişebilir:

  • Kireçlenmenin Derecesi: Erken ve orta evre kireçlenmelerde daha iyi sonuçlar alınmaktadır.
  • Hastanın Yaşı: Genç hastalarda rejenerasyon kapasitesi daha yüksektir.
  • Uygulama Protokolü: Seans sayısı ve aralıkları önemlidir.
  • PRP Hazırlama Tekniği: Trombosit konsantrasyonu ve aktivasyon yöntemi sonuçları etkileyebilir.

Kliniğimizde uyguladığımız protokole göre, genellikle 5-21 gün aralıklarla 3 seans PRP uygulaması yapılmaktadır. Bu protokol, hastaların çoğunda optimal sonuçlar

vermektedir. Ancak her hasta için kişiselleştirilmiş bir tedavi planı oluşturulması gerektiğini vurgulamak isterim.

PRP Tedavisinin Klinik Sonuçları

PRP tedavisi uygulanan hastalarımızda gözlemlediğim klinik sonuçlar şunlardır:

  • Ağrıda Azalma: Hastaların çoğu, ilk uygulamadan sonraki 1-2 hafta içinde ağrılarında belirgin azalma bildirmektedir.
  • Fonksiyonel İyileşme: Eklem hareket açıklığında artış ve günlük aktivitelerde kolaylaşma gözlenmektedir.
  • Yaşam Kalitesinde Artış: Ağrının azalması ve fonksiyonel iyileşme, hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde artırmaktadır.
  • Uzun Süreli Etki: Uygun protokolle uygulanan PRP tedavisinin etkileri ortalama 6-12 ay sürebilmektedir.
  • İlaç İhtiyacında Azalma: Hastaların çoğu, PRP tedavisi sonrası ağrı kesici ilaç kullanımını azaltabilmektedir.

Önemle belirtmek gerekir ki, PRP tedavisi kireçlenmeyi tamamen ortadan kaldıran bir tedavi değildir. Ancak hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir, semptomları hafifletebilir ve hastaların yaşam kalitesini artırabilir. İleri evre kireçlenmelerde ise, cerrahi öncesi bir köprü tedavisi olarak değerlendirilebilir.

PRP Tedavisinin Avantajları ve Dezavantajları

Avantajları:

  • Güvenli: Hastanın kendi kanı kullanıldığından alerjik reaksiyon riski yoktur.
  • Minimal İnvaziv: Cerrahi müdahale gerektirmez, ayaktan tedavi şeklinde uygulanır.
  • Hızlı Uygulama: İşlem yaklaşık 30-45 dakika sürer.
  • Hızlı İyileşme: İşlem sonrası normal aktivitelere hemen dönülebilir.
  • Sistemik Yan Etki Yok: Etkisi lokal olduğundan sistemik yan etkiler görülmez.
  • İlaç Etkileşimi Yok: Diğer ilaçlarla etkileşime girmez.
  • Tekrarlanabilir: Gerektiğinde tedavi tekrarlanabilir.

Dezavantajları:

  • Bireysel Farklılıklar: Tedavi yanıtı kişiden kişiye değişebilir.
  • Standart Protokol Eksikliği: Hazırlama ve uygulama protokolleri henüz tam standardize edilmemiştir.
  • Sınırlı Etki: İleri evre kireçlenmelerde etkinliği sınırlı olabilir.
  • Maliyet: Bazı sağlık sigortaları tarafından karşılanmayabilir.

Kimlere PRP Tedavisi Uygulanabilir?

PRP tedavisi, diz kireçlenmesi olan birçok hasta için uygun bir seçenek olabilir. Özellikle:

  • Erken ve orta evre diz kireçlenmesi olan hastalar
  • Konvansiyonel tedavilere yeterli yanıt alınamayan hastalar
  • Cerrahi tedavi için uygun olmayan veya cerrahiyi ertelemek isteyen hastalar
  • İlaç tedavilerinin yan etkilerinden kaçınmak isteyen hastalar
  • Aktif yaşam sürdürmek isteyen hastalar

PRP tedavisi için ideal adayları belirlerken, hastanın genel sağlık durumu, kireçlenmenin derecesi, beklentileri ve diğer tedavi seçenekleri göz önünde bulundurulmalıdır.

PRP Tedavisi İçin Kontrendikasyonlar

Her tedavi yönteminde olduğu gibi, PRP tedavisinin de uygulanmaması gereken durumlar vardır:

  • Aktif enfeksiyon varlığı
  • Kanser hastaları (özellikle hematolojik maligniteler)
  • Trombositopeni veya trombosit fonksiyon bozuklukları
  • Antikoagülan tedavi alan hastalar (tedavi öncesi uygun süre kesilmelidir)
  • Hamilelik ve emzirme dönemi
  • Ciddi sistemik hastalıklar

Sık Sorulan Sorular

Klinik pratiğimde hastalarımın PRP tedavisi hakkında en sık sorduğu soruları ve yanıtlarını paylaşmak isterim:

Soru: PRP tedavisi ağrılı mıdır? Yanıt: İşlem öncesi uygulanan soğutucu sprey sayesinde minimal düzeyde ağrı hissedilebilir. İşlem sonrası ağrı nadirdir ve genellikle hafiftir.

Soru: PRP tedavisi sonrası ne zaman normal aktivitelerime dönebilirim? Yanıt: İşlem sonrası hemen normal aktivitelerinize dönebilirsiniz. Ancak 24-48 saat ağır fiziksel aktivitelerden kaçınmanızı öneririm.

Soru: PRP tedavisinin etkisi ne kadar sürer? Yanıt: Kişisel faktörlere bağlı olmakla birlikte, genellikle 6-12 ay süreyle etki görülmektedir. Gerektiğinde tedavi tekrarlanabilir.

Soru: PRP tedavisi sonrası özel bir bakım gerekir mi? Yanıt: İşlem sonrası özel bir bakım gerekmez. Bol su içmenizi ve 24-48 saat ağır egzersizlerden kaçınmanızı öneririm.

Soru: PRP tedavisi SGK tarafından karşılanıyor mu? Yanıt: Şu an için PRP tedavisi SGK kapsamında değildir. Ancak bazı özel sağlık sigortaları kısmen veya tamamen karşılayabilmektedir.

Sonuç

Diz kireçlenmesi (gonartroz), yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen, ancak güncel tedavi yaklaşımlarıyla başarılı şekilde yönetilebilen bir hastalıktır. PRP tedavisi, vücudun kendi iyileşme mekanizmalarını harekete geçiren, güvenli ve etkili bir seçenek olarak öne çıkmaktadır.

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon uzmanı olarak, her hastanın benzersiz olduğunu ve tedavi planının kişiselleştirilmesi gerektiğini vurgulamak isterim. PRP tedavisi, uygun hasta seçimi ve doğru uygulama protokolüyle, diz kireçlenmesi tedavisinde değerli bir araç olabilir.

Eklem sağlığınızı korumak ve yaşam kalitenizi artırmak için, belirtilerinizi önemseyerek erken dönemde bir uzmana başvurmanızı öneririm. Unutmayın ki, erken tanı ve uygun tedavi yaklaşımı, hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir ve uzun vadeli sonuçları olumlu yönde etkileyebilir.

Bize Ulaşın


İlgili Yazılar

Omuz ağrısı, hem genç hem yaşlı bireylerde günlük yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen yaygın bir problemdir. Elimizi uzatmak, saçımızı taramak ya da bir dolaptan bir şey almak gibi sıradan eylemler bile bu ağrı ile kısıtlanabilir. Peki, bu kadar önemli bir eklem neden bu kadar kolay ağrır? Hangi durumlarda ciddiye almak gerekir? Bu yazıda, omuz ağrısının …

Giriş Klinik pratiğimde sıklıkla karşılaştığım fibromiyalji, yaygın kas-iskelet sistemi ağrısı, yorgunluk, uyku bozuklukları ve bilişsel sorunlarla karakterize kronik bir hastalıktır. Günümüzde toplumun yaklaşık %2-4'ünü etkileyen bu rahatsızlık, hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürmekte ve günlük aktivitelerini kısıtlamaktadır. Fibromiyalji tedavisinde farmakolojik ve non-farmakolojik birçok yöntem kullanılmakla birlikte, son yıllarda nöral terapi gibi bütüncül yaklaşımlar giderek önem …

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir